Çalıkuşu Kitabı Alternatif Son

Hayrullah Bey hayatını kaybettikten sonra Feride, çocuklarla istediği kadar zaman geçirebilme ümidi ile onun servetini kullanarak Kuşadası’nda kaldığı çiftliğin arazisine bir okul yaptırma kararı alır. Fakat okul yaptırmak istemesinin nedenlerinden biri de yalnız kalmak istememesidir. Okul binasını arazinin şehre en yakın kısmında yaptırır ve burada çalışacak öğretmenler bulur. Her gün gelen çocuklarla ders aralarında okul bahçesinde oyun oynayan Feride’yi okuldaki herkes çok sever. Çocuklar onun okul müdürü ve öğretmenleri olmasına aldırmadan oyunlar oynar, onunla şakalaşırlar. Bu çocuklar arasından Feride’nin en sevdiği Necdet’ti. Necdet de onu çok seviyor, yanından ayrılmak istemiyordu. Her eve gittiğinde Feride’den bahsediyordu. Bir gün Kamran dayanamayıp ona bahsettiği öğretmenin adını sordu. Necdet, ona annem diyordu. Kamran, ismi Necdet’ten öğrenemeyeceğini anladı ve okula gitmeye karar verdi. Müjgan, onları ziyarete gelmişti. Kendisinin de geleceğini söyledi. Ertesi akşam, Feride çocukları yolculuyor, ailesi henüz gelmemiş olanlarla oyunlar oynuyordu. Kamran ile Müjgan okula gidip Feride’yi gördüklerinde hem çok şaşırdılar hem de duygulandılar. On yıl önceki Çalıkuşu sanki hiç zaman geçmemiş gibi önlerinde gülüyor, haylazlık yapıyordu. Onların farkına ilk varan okulda çalışan öğretmenlerden biriydi,

– Size nasıl yardımcı olabilirim?

– Oğlum Necdet’i almaya geldim, diye cevap verdi Kamran. Feride’yi gördüğünden dolayı hala heyecanlıydı fakat onunla nasıl konuşacağını bilmiyordu. Yaptığı onca şeyden sonra Feride kendisiyle konuşmayı kabul edecek miydi? Bilmiyordu. Fakat o anda Feride ile konuşmak için çok erkendi. Münevver hayatını kaybedeli fazla olmamıştı. Feride’nin kocasının da yeni öldüğünü biliyordu. Henüz birbirleri ile konuşmaları için erkendi. Lakin bu Kamran’ın Feride’yi görmeye gelemeyeceği anlamına gelmiyordu. O günden sonra Kamran, her gün okula Necdet’i almaya gitti. Bazı günler bir ağacın arkasına saklanarak Feride’yi izliyordu. Ne kadar da güzel görünüyordu Çalıkuşu. Gözlerinde yıllar içinde çektiği acıların izlerini görmek mümkündü. Bu şekilde geçen haftalar boyunca Müjgan, ona artık Feride ile konuşması gerektiğini yoksa çok geç olacağını söylüyordu. Kamran, nihayet bir gün bütün cesaretini toplayıp, Feride’nin karşısına çıktı. Feride, bir anda karşısına çıkan kişiyi görünce afallamıştı. Bunca yıl başına gelenlerden sorumlu kişi, aynı zamanda hala çaresiz bir şekilde aşık olduğu adam tam karşısında duruyordu. Sanki boğazına bir şey takılmıştı. Değil yutkunmak, nefes almak bile zor geliyordu. Gözleri doluyordu ve her an ağlayabilirdi. Konuşmaya çalıştı fakat sesi çıkmıyordu. Konuşamayacağını anladığında gülümsemeye çalıştı. Kamran, Feride’nin karşısına çıktığında söylemek istediklerini söyleyemeyeceğini fark etti. Bunun için yeteri kadar hazır değildi. Feride’nin de kendisi ile benzer bir durumda olduğunu gördüğünde biraz da olsa rahatladığını hissetti. Ama artık kaçamazdı. Eğer kaçarsa her şeyi kaybederdi. Uzun bir sessizliğin ardından Feride, içeri girmek için hareketlendi. Hemen oradan uzaklaşmak istiyordu. Fakat tam bu sırada birinin bileğinden tuttuğunu hissetti baktığında Kamran,

– Sana yaşattığım bütün acılar için özür dilerim Feride, ama lütfen beni bir daha bırakma.

Feride, büyük bir çaba harcayarak gülümsemeyi başardı. Fakat gözlerinden akan yaşlara hakim olamıyordu. Başını kaldırdığında Kamran’ın gözlerinin de yaşardığını fark etti. Kamran onu kendine çekerken, o da kendini Kamran’ın kollarına bıraktı. Bu olayı uzaktan izleyen Müjgan,

– Nihayet tekrar birliktesiniz, diye geçirdi içinden. Bir hafta sonra evde bir şenlik havası vardı. Herkes Feride ile Kamran’ın düğünü hakkında konuşuyorlardı. Aradan on yıl geçmişti. Ama sonunda tekrar birliktelerdi ve hayatlarının sonuna kadar birlikte kalacaklarına söz verdiler.

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close